loader image

Tatlı Ayaklarım 1

Tatlı Ayaklarım Dizlerimin üzerine çöktüğümde, çıplak tenimi yerin soğuk yüzeyi öpüyor. Başımı eğiyorum, gözlerimi onun bakışlarından kaçırıyorum. Öğrenmem gereken ilk şey, ona doğrudan bakmanın bana ait olmadığı. Gözlerimi kaldırıp onunla göz göze gelmek, ancak onun izin verdiği bir ayrıcalık. Kalbim göğsümde güçlü atıyor, ama nefesimi düzenli tutmaya çalışıyorum. İtaat, nefeste başlar.

Tatlı Ayaklarım Acılar İçinde Yanıyorlar

Bacaklarımın arasındaki sıcaklık, bugün iyi olup olmadığımı belirleyecek olan sınavın geride kaldığını hatırlatıyor. Falaka, o kelime zihnimde yankılanıyor. Kırbacın, kemerin veya sopanın her darbesi, benim teslimiyetimi bir adım ileri taşıyan bir işaret. Bedenimdeki kırmızılıkların, tabanlarımdaki şişiklerin ve izlerin anlamı var. Tatlı ayaklarım acılar içinde yanıyorlar. Canım yanıyor, tabii ki. Ama acı, benden alınan bir şey değil. Aksine, bana verilen bir armağan gibi. Beni ben yapan, bana ait olan ve benim için işlenmiş bir mürekkep gibi cildime işleniyor.

Nefes alıyorum, derin ve uzun. Duyularım daha keskin şimdi. Kulaklarım onun adımlarını takip ediyor. Efendim etrafımda dolanırken bir an bile hareket etmiyorum. Kafamı kaldırmasam da Efendim’i hissediyorum. Varlığı, üzerimdeki ağırlığı gibi. Hangi kelimeyle tanımlayabilirim ki bunu? Sahiplenilmiş olmak. Yalnızca ona ait, yalnızca onun tarafından şekillendirilmiş bir varlık olmak.

Karanlık sesi odayı doldurduğunda içimdeki gerilim tatlı bir heyecana dönüşüyor. “Ödülünü hak ettin,” diyor.

Resmen Tatlı Ayaklarım Oluşuyor

Beni ödüllendirmesi, yalnızca bana verdiği zevkten ibaret değil. Ödül, onun gözlerinde değer kazanmak demek. Ve ödül, ondan takdir görmek demek. Ayrıca ödül, bana onun için bir anlam ifade ettiğimi bilmek demek.

Ayağa kalkmamı söylemiyor. Yerde kalıyorum. Bekliyorum. Sessizlik, itaatimin başka bir testi. Sonunda, bir tabak uzatıyor. İçinde sıcak ve yumuşak tatlı bir hamur var. Elleriyle uzatmasını beklemiyorum. Biliyorum ki, bu benim için bir ritüel. Efendimin benim üzerimde kurduğu gücün, eğitiminin ve terbiyesinin bir parçası.

Ayaklarımı hamurun üzerine yerleştirdiğimde, sıcağın tenime yayıldığını hissediyorum. Yavaşça baskı uyguluyorum. Hamur, ayaklarımın altına yapışıyor, arasından çıkan dolgu tabanlarımı sarıyor. Resmen tatlı ayaklarım oluşuyor. Hissettiğim şey yalnızca fiziksel değil. Hamurun ezilişi, benim şekil verilmeye hazır oluşum gibi. Her adımımda, teslimiyetimi damgalıyorum.

Yala Köpek

Bakışlarımı kaçırarak Efendim’in dudaklarından çıkacak olan emri bekliyorum. “Yala köpek” diyor basitçe.

O an, vücudumda tanıdık bir sıcaklık dolaşıyor. Bu, yalnızca fiziksel bir oyun değil, zihnimi onun ellerine bırakmanın başka bir yolu. Şu an ayrıca orospusu olmak istiyorum. Beni sadece zevki için kullanmasını, vahşice sikmesini istiyorum. Ama şimdi uslu olmazsam, tekrar falakaya çekilirim!

Uysalca eğiliyorum. Dilimi dışarı çıkarıp tabanlarımdaki ezilmiş hamurun kalıntılarını alıyorum. Şekerli dokuyu yalıyorum tabanlarımdan ve ayak parmaklarımın arasından. Tatlı ve tuzlu, sıcak ve ıslak, hamurun ve ayağımın tatları birleşiyorlar. Tabanlarım falakadan sonra hassas, dokunduğum her nokta sızlıyor. Ama bu da, itaatin bir parçası.

Tatlı Ayaklarım Tekrar Falakaya Mı Çekilecek

Efendimin gözleri üzerimde. Beni izliyor. Beni değerlendirdiğini biliyorum. Ne kadar sadığım ile hazırım? Acaba ne kadar ileri gidebilirim? Sınırları ne kadar zorlayabilirim?

Birden, baş parmağı çeneme dokunuyor ve başımı yukarı kaldırıyor. “Yerler temiz mi, köpek?”
Boğazım kuruyor. Tatlı ayaklarım tekrar falakaya mı çekilecek acaba? Gözlerimi kırpıştırmadan ona bakıyorum. Efendim, benim için her şeyin ölçüsü. Onun gözlerinde ne gördüğüm, benim kim olduğumu belirliyor.
Gözlerimi yere indirerek başımı sallarım. “Henüz değil, Efendim.”

Efendim için her şeyi yapmak, yalnızca bir zorunluluk değil. Onun istediği kişi olabilmek, benim varlığımı anlamlandıran tek şey. Yavaşça yere eğiliyorum, bir köpek gibi. Diliyorum, yalıyorum, temizliyorum. Yer kirliyse, o zaman tüm pisliği bir köpek gibi yiyorum ve sevinçle yutuyorum çünkü ben buyum. Ben, onun için varım.


Tatlı Ayaklarım 1 Video

– Bir Önizleme –




Efendimin Kölesiyim, Köpeğiyim Ve Orospusuyum

Tabi bu görevin hakkını verirsem, bir ödül beni daha bekliyor. Bu sefer orospusu olarak denetleyecek. Beni sikecek. Sikmezse bu ıslaklık gitmeyecek. Artık o kadar arsız bir arzum var kı yumurtalarım ağrıyor. Dilerim beni ucuz fahişe gibi yaşıma bakmadan vahşice siker çünkü çok azgınım şu an. Kanım fena kaynıyor. Bunları açıkça söylüyorum ve utanmıyorum.

Diğerleri için bu bir aşağılanma olabilir ama benim için değil çünkü ben Efendimin kölesiyim, köpeğiyim ve orospusuyum. O ne isterse, kim olmamı isterse, ben oyum. Teslimiyet ve kendimi onun uğruna aşağılamak, bana eksiklik değil, bütünlük veriyor. Onun gözünde iyi bir köle olmak, benim için en büyük ödül.

Ve ben, bu ödülü kazandım. Tatlı ayaklarım şişmiş, kimin umurunda 😉

Yazımı paylaşın

Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz. - Özdemir Asaf

Yazar

Paylaşımlar

Diğer yazılarımı da okuyun :-)

köle Elif
Latest posts by köle Elif (see all)

Yazımı paylaşın

Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz. - Özdemir Asaf

Yorumlarınız

Düşücelerinizi paylaşın

Bildiri Gönder
Bildir
guest

1 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments

1
0
Düşüncelerini paylaş, lütfen yorum yap.x