Çok mutluydum kabul edildiğime göre görüşmeyi hak ettim. Yolculuk başladı. Aynı şehirde olmak bile öyle huzur veriyor ki. Korku, endişe, bilinmezlik, her şey vardı bende. Ne zaman görüşeceğimizi merak ettim tabi ama sabırla mesajı bekledim. Efendim görüşme gününü yazınca daha da korku arttı. Hayali Efendim desem daha doğru olur. Hiç vazgeçmedim ama benim seans beklentim de yoktu. Aslen öncesinde de istemedim. Seans belki de Efendimin huzuruna ilk defa çıkacak olmam bana verilen en güzel hediye…
Uyumam gerekiyor. Kendimi güvende hissediyorum hiç olmadığı kadar.
Sabah günaydın mesajıyla beni ben yapan Efendim sayesinde uyandım. Mesaj sesiyle hemen telefonu heyecanla aldım elime. ‘Senin beklediğin gibi olmayacak. Bir bayan ve oda köle seansa dahil olacak. Sevişeceksin.’ Üst üste okudum. Aşağılanmaktan beter oldum. Hiç beklemiyordum. Hıçkırarak ağladım fakat kabul etmekte istiyorum. köle olmak istiyorsam, ödün vermekte gerektiğini anladım. Hızlı duş aldım, makyaj yaptım, giyindim, görüşme yerine gittim. Bekledim biri geldi. – ‘Zehra?’ – ‘Evet benim’ dedim. Kim olduğunu bilmiyorum. Sorgulamadım. Çekindim. ‘Ben Elif’ dedi. kölesi olduğunu düşünüp ‘ismini duydum’ dedim. ‘Nerden olabilir?’ dedi. ‘Bilmem. Burada mı yaşıyorsunuz’ sormama ‘bilgi vermem, yasak’ dedi. ‘Benim öyle yasağım yok. Ben burada yaşamıyorum’ dedim. Sessizliğe büründüm. Daha önceki D/s ilişkim de kural, yasak vs yoktu. Kıskanmadım değil. Yürüdük ve geldik. Kalbim o kadar hızlı atıyor ki ben hayatımda birinden, BDSM hayatımda da kimseden korkmadım. O korku bile huzur veriyordu. Çok konuşan Zehra yoktu, çok farklı biri vardı. Ben bile kendimi öyle ilk defa gördüm.
Elif ayağımı yalayacaktı
Beklemediğim anda Elif soyunup, çırılçıplak oldu. Çekindim. Bakmasam dahi, önümde diz çökmüştü. Hiç alışık olmadığım bir durumdu. Efendim eğitim amaçlı BDSM’i anlatmaya basladı. ‘Efendim’ yazması bile zorken, ‘Efendim’ sesli söyleme kısmına geldim. Evet, biraz zordu. ‘Siz’ diyemiyorken, ‘siz’ diyorum. Efendim diyebilirim, eminim. Seans başlıyor. Oldukça heyecanlıyım ve korkuyorum. Elif ayağımı yalayacaktı. Ayak fobim var. Ayağıma kimse dokunamazdı, bende birinin ayağına dokunamam. Nedense falaka isteğim çok fazlaydı. Efendim ‘ne olursa olsun Elif’i sat’ dedi.
Ayaklarımı yalarken içim gıdıklandı. Sesimi çıkaramıyorum. Korkuyorum. ‘Nasıl yaladı’ diye soru geldi. ‘Güzeldi’ dedim. Kötü diyemezdim. Ben kimseyi kıramam, incitemem. Üzülmesini istemezdim. Üstelik onun Efendisinden cezada alsın istemiyordum. Fakat ben ceza aldım kendi kendime. Ben kölesi değilim ki. Neden ceza aldım? Seans içinde ceza aldım. Olsun, ceza almaya razıydı. Elif almasın ceza benim yüzümden. Sanki yıllardır tanıyordum. Elif’e bi adım yaklaşmama imkan sağlayan Efendim oldu, iyi ki de oldu. Fakat düşünüyorum, acaba hakkımda ne düşünüyor, kötü hissetimi? Eğer üzüldüyse kendimi affedemem.
Falakanın acısına dayanamadım
Geldik cezaya. Hogtied bağlanma değil de, falaka korkuttu. Bir o kadarda istiyorum. Tabanlarım kaşınıyordu adeta. Bağlanmayı çok seviyorum. Acı veren her şeyi seviyorum. Efendimin ellerinden gelen her acıya dayanabilirim. Falaka başladı. Zorlanacağımı biliyordum. Önce canım yanıyordu, sızlıyordu. O kadar sıkı bağlanmıştım ki tam esaret altındaydım. Kafamı yan çevirdiğimde, kırbaç sesi korkutuyordu beni. Ama kırbacı görmek daha da korkutucuydu. Çoğu zaman sesim çıkmadı. Derin duygular hissediyordum. ‘Bana bağlanma’ desede Efendim, biliyorum kızacak, başka bir erkek düşünmeyecek kadar bağlanmıştım. Aidiyet çok önemli. Soru geldi: ‘iyi yaladı mı Elif?’ – ‘Evet’ dedim. Tekrar ceza aldım. Kamçıların darbeleri Efendimin acımasız eliyle tabanlarıma ateş yanığı veriyordu. Bi süre sonra iyi niyetimi bir yere bırakıp, Efendimin emri üzerine kötü demek zorunda kaldım. Falakanın acısına dayanamadım. İçimden ‘özür dilerim Elif’ dedim.
Ayak fobim var benim. Başaramadığım, sevmediğim, dokunamadığım, hele ki bayan ayağı. ‘Nasıl yalanırmış, sen göster’ demesi yerine keşke ceza alsaydım. Değil 100 kırbaç, 200’e razıydım. Dakikalarca sürdü. ‘Hadi Zehra, çok istiyorsun. Efendin emretti. Benim ne sevip sevmediğim önemli değil, sadece onun istediği ve sevdiği, emrettiği ayağını yalamam önemli.’ Elif’in ayaklarını yalamayı zorda olsa başardığımı düşünüyorum. Efendim onaylıyor ve önceden kendi ayaklarımı Elif’e yalatarak iyilik yapmışım. Böylece bir kadının ayağı nasıl doğru yalanırmış, göstermiş olmuş. Kadın ayağını önceden yalamış, bunu zorda olsa başarmış dışarıda ama eksik olduğu için ceza almış. ‘Elif’e iyilik yaptın’ dediğinde mutlu oldum. Buda iyilik olacaksa, ona da, bana da iyi gelecekse, ödün vereceksek bir şeylerden, ben kardeş olmak isterim. Onun için her şey yapmak için tüm çabaları harcarım. Biseksüel değilim fakat köleler kardeştir. Kıskanmamalı. Zaten hiçbir hakları yoktur. Eğer başarabilirlerse, öz kardeşten daha iyi olurlar.
Sırtına kırbaç cezası yerken bana sarılıyordu
Elif arkamda oturup ayaklarımdan tutması gerekti. Falaka bitmemişti. İstersem güç alabilmem için bacağından tutup, sıkabileceğimi demişti Efendim. O teması anlatamam. Ancak yaşamak gerek. Elif’in bana verdiği güveni hissettim. Tutmama veya sıkmama gerek yoktu bile. Çekindim. Onun ne hissettiğini, düşündüğünü, acaba benden tiksiniyor muydu bilmiyordum. Çekingenliğim falakanın acımasız acı veren gücüyle adeta yok oldu. İmkan olsa, Elif’in kucağında saklanacaktım. Vücut temaslarımız olmasaydı, belki bu kadar güçlü olamayacaktım. Sonuçta köpek gibi yalvarmayı, cezama dayanmayı, ilk falakamdan yüzümün akıyla çıkmayı başardım.
Her ne kadar benim için bunlar yapılıyor desem de, Elif’in yaşayacağı acıda ben ona güç verecektim. Sırtına kırbaç cezası yerken bana sarılıyordu. Çok acıdığı ellerinin titremesi ve üşümesiyle belliydi. Kolunu tuttuğumda ‘ben yanındayım Elif’ dediğimi keşke anlayabilse veya duysaydı. Elif’i tanıdığıma o kadar mutlu oldum ki…kim kime iyi geldi diye soru gelse bence birbirimize de iyi geldik. Her şey için teşekkür ederim. Size minnettarım Efendim. Benim Efendim’e bahşettiğim kocaman bedenim.
Seans sonrası sohbet ettik. ‘Bir Efendi bul’ demesi üzerine ben Efendi bulmak istemiyorum. Ben hayalde olsa, bir tek kişiyi istedim. köleliğe hazır değilmişim. ‘Pes edebilirsin’ demesine pes etmiyorum, pes eden biri de olmadım. Belki laik olamam ama kazanmak istiyorum. Tam anlamıyla köle olmam için çabalayacağım. Geliştireceğim kendimi. Bu kadar şey öğrendim. Şans verdi bana. Hayali Efendim, karşılığını da en iyi şekilde sunmak istiyorum.
Hayali Efendim
Gece o kadar derinden düşünüyordum ki tebessüm etmemle gözlerimden akan yaşlar bir oldu. Yapmış olduğum davranış ve hareketlerim ile hatalarım için çok pişmanım. Seans ve öncesi her şeyi düşündüm. Acaba Elif kıskandı mı, bir şey düşündü mü? Elbette Efendisine karşı gelemez. Bende olsam gelmezdim, fakat kendi içinde de olsa, düşünceleri ve endişeleri olmuştur. Ben her zaman 2. olursa çok kıskanırım, kabullenemem diye düşünüyordum. Öyle olmuyormuş, kardeşten öte görebiliyorsun.
Efendi köle ilişkisinde de ayırt edilemez. Mutlaka biri ağır basıyordur. Aslında kıskanç biri değilim. Tek kıskandığım insanların el becerilerini daha iyi olmalarını kıskanıyordum. Fark ettim ki Elif’in o konumda olmasını kıskanmışım. Çünkü ben o konumda, yani kölesi olmayacaktım. Hakkınızı ödeyemem, ne kadar teşekkür etsem azdır. Bana doğru yolu gösteren yardımcı olan siz oldunuz hayali Efendim.
Falaka sonrası her şeyden ders aldım
Her geçen gün daha da büyüyorum öğrenmeye gelişmeye devam ediyorum. Hayali Efendimin dedikleri aklımdan çıkmıyordu. Tamda şu an geçmişe dair her şeyi sildim. Çok düşünmek yoruyor insanı. Akışına bıraktım. Hayali Efendim dediğime borçluyum, çok farklı biri oldum. Sessiz ve uslu, bir önceki Zehra çok farklıydı. Bunu da ben anlatmayım. Neden hayali Efendim diyorsun derseniz çünkü hayali Efendi kazandım. Yaptığım hatalar yanlışlar yüzünden. Ders aldım, almakla kalmadım, süründüm, sürünmeye de devam ediyorum. Tek başıma ilerlemem, başarmam gerekiyor, zor olsa da başaracağıma inanıyorum
Bir köle hata yaptığında ceza sonrası ders alır. Falaka sonrası her şeyden ders aldım. Efendim bir çok şeye sebep oldu. Sonucuna razıyım. Bir köpeğin Sahibine ihtiyacı olur ya, işte benimde öyle ihtiyacım var. Sadece hayalde kalacak her şey. Her ne kadar mutlu olsam da keşke seans olmasaydı. Bu kadar bağlanmasaydım dediğim zamanda oldu. Çünkü ‘bana bağlanma, ben sana Efendi olamam, olmakta istemiyorum’ demesi aklıma geliyordu. Fakat ben önceden bağlanmıştım. Beklentim vardı, o beklentimin olmadığı anda seans gelişti. Bağlılığım günden güne arttı. Neler beni bekliyor, inanın bilmiyorum. Sadece çok çaresizim. Sürünüyorum. Aynı zamanda gelişmeye söz verdim. Bambaşka ben olma zamanı….
Ayaklarını yalatması
kölelik Efendisine bağlı, sadakatle, itaatle O’na bağlılığını, tamamen O’nun keyfi dahilinde oyuncağı, malı, köpeği olduğunu göstermenin BDSM şeklidir. Ben gerçek köleliğe de inanıyorum çünkü köle bunu sadece oyun olarak görürse, Efendisini tam mutlu edemeyebilir. Efendimin bir gün işten yorgun argın gelmiş, kirlenmiş ayaklarını da temizletme ihtimali hep aklımın köşesinde olmalı. Korkmalıyım o ihtimalden. Kusursuzca temizlemeliyim ayaklarını düşüncesi motivasyon yaratıyor bende. Öbür türlü ‘nasıl olsa kirli kirli dilimle temizlememi istemeyecek’ rahatlığı yaşayacağım ve monotonlaşacak gibi geliyor.
Mesela ayaklarını yalatması, Efendimin benim için bir cezasıdır. Bunu yaptırınca kendimi tam bir köpek gibi hissediyor muyum? Evet. Tam anlamıyla malı oluyor muyum? O da evet.
Yani bir köle olarak paylaşmak istedim, aynanın öbür yüzünü.
Sevgi ve Saygılarımla.
Zehra