Kadınlar genellikle şiddeti en sevdiği insanlardan, kendilerini en çok e değer verdiklerini düşündükleri insanlardan görüyorlar. Bunun da gerekçesine korumak, kollamak ya da fazla sevgi olarak gösteriyorlar.
Biz de çok sevmek, kısıtlamak, kapatmak veya denetlemek olarak kabul ediliyor. Kadınlar bunu bir yerde seviyor ama artık tehlikenin boyutunu fark etmeye başladılar. Böyle belirtiler gösteren erkekleri fark edip artık hayatlarına almıyorlar veya hayatlarından çıkarmaya başlıyorlar yavaş yavaş. Tabii ki birdenbire böyle bir etkinin yayılması kolay olmayacak. Ama insanın sevdiğine elini kaldırabilmesi, onun canını incite bilmesi çok akıl alır bir şey değil. Hangi ruh haline bürünüyorlar anlamak çok zor.
Bazen benim hıçkırıklarımı duysanız da, benim yaşadığım şey şiddet değil
Kaynağı nedir? Nereden başlıyor? Çok irdelemeye gerek yok aslında. Biz çocukken bile düştüğümüz zaman veya kendimizi bir yere çarptığını zaman yanımızdaki büyün cansız nesneye bile ‘ben onu dövdüm, senin canını acıtmayacak’ demesi bile belki bir temel neden olabiliyor. Kadına şiddeti bence bir yerde kadınlar destekliyor çünkü anne olan kadın erkek çocuğunu yetiştirirken gözüne çok büyüterek yetiştirdiği için diğer kadınlara saygısını, saygı dengesini koruyamıyor. Şiddet göstermeyi veya el kaldırmayı onun üzerinden hakimlik kurmayı hak görüyor. Annelerden başlamalı bence kadın şiddetin durdurulması.
Ama benim dayak yemem çok başka bir şey. Ben şiddet görmüyorum. Ne kadar da videolarda, cezalarımda ağlayarak gözüksem de, tabanlarımdan sırtıma kadar, bacaklarımdan yanaklarıma kadar kızarsam da, bazen benim hıçkırıklarımı duysanız da, benim yaşadığım şey şiddet değil. Çünkü bunun bir nedeni var. Sebebi var. Bir dozajı var. Kadına şiddet böyle bir şey değil. Kadına şiddette o anda gözü dönmüş insanın dura dura olmuyor. Maalesef ölüme kadar sonuç alabiliyor. Ben kalıcı izlerle hiçbir zaman karşılaşmadım, ne psikolojik nede fiziksel olarak.
Acı içinde kıvranmıyorum diğer mevzuda olduğu gibi, kadınlara şiddet açısından
Canımın en çok yandığı zaman da bile, en çok ağır darbeyle karşılaştığım da bile, biliyorum onun geçeceğini, kalıcı olmayacağını. Bir şeyin altını çizmek, vurgulamak için olduğunun farkındayım. Tabi birazda bende açığa talip olunca insan dayak yemiş gibi hissetmiyor kendini. Öyle olsaydı zaten mesela falakayı bir kez yaşayabilirdim. Ama bu durumdayken Efendime ben zaman zaman hatırlatma dileğinde bulunuyorum. Yani sopayı gördüğüm zaman, canım istediği zaman.
Ben aslında sizlerin de tam olarak ne düşündüğünü de çok merak ediyorum. Gerçekten oradan şiddet görüyor mu, görüyor gibi miyim? Yoksa bu durumu nasıl kabulleniyorum, nasıl yaşıyorum? İlgili videoların altında yorumlarınızı merakla bekliyoruz.
Umarım genelde yorumlar şöyle gelir, ben çok isterim, ‘bu acıyı sonuna kadar hak ediyor’ gibi. Bu acı, ceza bana çok yakıştı gibi. Çünkü ben bir erkek şiddetine maruz kalmıyorum. Acı içinde kıvranmıyorum diğer mevzuda olduğu gibi, kadınlara şiddet açısından.
Ben mutlu oluyorum bu acıyla. Bu acı beni büyütüyor, geliştiriyor. Aynı hatayı, aynı etkiyle yapmamamı sağlıyor. Yolumu belirliyor. Rotamı çiziyor. Öyle bir durumun içindeyim ki, artık acı gelmezse bir sorun mu var acaba diye düşünüyorum.
Acı oldukça, ceza geldikçe her şey yolunda olduğuna emin oluyorum çünkü acı ve şiddet kölenin doğasında olacak. Umarım tüm videolarda acılarım, şiddetim, ağrılarım, kızarıklarım, morarmalarım sizleri keyiflendiriyordur.