Alarm kurup uyandım. 6 saatten, bir dakika eksik olsun istemedim.
09.00
Naylon çorabı giyip, 5’er fındığı ayağımın altına yerleştirdim. Ellerimle yerden destek alarak kalktığımda fındıkları hissettim. Birkaç saniye öyle kaldım. Bacaklarım iki yana hafif açık, adım attığımda tanıştım acısı ile. Yüzümün aldığı hal ve ‘ayy’ deyişim… İlk yarım saat yürümeyi yeni öğrenmek gibiydi. Biraz parmak uçlarımda, biraz ayaklarımın dış kısmına yüklenerek. Dışarda dikkat çekmeyecek bir şekilde yürümeyi çözmeye çalıştım. Bir nevi daha az acımasının yolu. Cezanın meyvesi acı. Evet, ben istedim. Ama insanız nihayetinde rahatlık arıyoruz her şeyde ve her yerde. Dayanma gücümüz az, aciziz.
Zaman zaman yerlerini değiştirdim, gezdirdim ayağımın her noktasında. Tabanımdayken, iki yerde hissettim acısını. Bir tabanımda, iki beynimde. Ayağımın boşluklarındayken de, her yerimde hissettim. Acı bedenimde dalga dalga gidip geliyordu her adım attığımda. Sanki kızgın demir toplar vardı ayağımda. Adımların ardınca yüzüm şekil değiştirirken, sevmedim o halimi. Acıyı mimiklerimden arındırdım. Ve amiyane tabirle ‘bodozlama’ yürümeye başladım. Nefes almak, göz kırpmak ya da vücudun bir ihtiyacı gibi eşlik etti acı/sancı. İşte orada ‘ben yaparım’ güveni ortaya çıkıyor. Tamam acıyı tanıdım, benim artık. Başka şeyler de yapılır bunun yanında diye düşünür oldum. Niyetim işgüzarlık değil, geri sayım içersindeyken ne kadar deneyimlesem, an biriktirsem o kadar iyi hissetmek için. Caddede aynı anda yürüsek, o mutluluğu ve güveni hangimiz hisseder acaba? Makam sahibi? Milyoner? Podyumdaki mankenlere açık çek yazılsa, öyle istekli yürümezlerdi herhalde.
14.50
Son 10 dakika tadını çıkardım. Koridor 11 adımda bitiyormuş öğrendim 🙂 Zamandan çalmak sözünün karşılığıydı o dakikalar…
Romantik bir kadın olmadım hiç. Duygu yüklü konuşmalara tav olan biri değilim. Gözüm sayılı şeyler için doluyor.
Bugün hiçbir güne benzemiyordu. Çok duygusal bir gündü. Gözlerim birkaç kez doldu. Yadırgamadım bu hali ve acıyı. Ayaklarımın sızısı devam ediyor.
15. 00
Çorapları çıkarıp, acının kaynağı olan ‘masum’ fındıkları yedim.