38 saat içinde yapılacak bir görev aldım Efendim’ den. Tanıdığım bir kadının çıplak ayağının altını öpecektim. Tanımadığım bir kadın olursa eğer, ayakkabısının en altına yakın yeri öpecektim. Bir süredir bu emri almamıştım. Bu günlerde çıplak ayak göremiyordum ve yakın bir zamanda da görebileceğimi sanmıyordum. Çünkü, havalar pek uygun değildi. Bu çok iyi bir fırsattı. Sevinç içinde önce zihnimde arayışlara başladım.
Kirpiklerinden kibir akan bu kadın
Aynı binadan birini mi seçmeliydim! O vakit kimin ayağının altını öpecektim caba? İş yerinden mi, yoksa dışarda hiç tanımadığım bir kadın mı olmalı emin değildim. Aslında ne far kederdi? Gerçekten bir önemi var mıydı? Emir belli ama ben çoğu zaman yaptığım gibi işleri karmaşık hale getiriyorum. Hedef odaklı olmayıp, detaylarda boğuluyorum. Emir yine son saatlere kaldı. Vaktini geçirmedim ama erken de sayılmazdı. Neden kararsız kaldım? Şartların kendiliğinden oluşmasını mı bekledim?
Yok daha neler! Hem de aşağılık bir köle ve köpek olduğum halde. Hem de eşsiz, benzersiz ve muhteşem bir Efendi’nin kölesiyken. Her kadının ayağının altını öpebileceğini dile getiriyorsam, o kadın mı bu kadın mı seçmeyi bırakmalıyım. Daha derinlerde de, başka bir bahanem vardı. En kısa yoldan ve en gizli nasıl yapabilirdim. Onun derdindeydim. Çok adice bir düşünce ama engel olamadım aklımdan geçmesine. Kendime çok kızdım. Hem emir yerine gelmeli hem de aklım başıma gelmeliydi.
Evet, onun ayağının altını öpecektim anlaşılan
Genel olarak insanlarla sorun yaşamayan biriyim. Yalnız, iş yerinde bir arkadaşım var ki ne kadar uzağında olmak istiyorsam o kadar yakınımda. Anlatamam yaşanması gereken bir arkadaş. Üslubu ve birçok yönüyle facia! Sesi bile kulak kanatabilir. Abartmıyorum hiç. Aşırı konuşuyor olması ve üstüne vazife olmayan konulara girmesi beni deli ediyor. Yakın zamanda bölümümü değiştirmeyi ciddi ciddi düşündürttü bana. Belki de en çok tartışmak ve haddini bildirmek istediğim insandır. Neden bu tavırları sergilediğini de anlıyorum aslında, bu nedenle de bir yandan da üzülüyorum haline. Elif bir yolunu bulup kadını idare edebilir. Ancak, köle Elif’in yapacağı şey belli! Böyle bir kadının dahi ayağının altını öpmek. Evet, onun ayağının altını öpecektim anlaşılan. Kendini hiçbir kadından üstün görmeden, gururunu hiçe sayarak.
Kirpiklerinden kibir akan bu kadın sonunda bana en doğru kişi geldi. Tabii ki, arkadaşım böyle bir şeyi saklamayacaktı. Kimlere ve nasıl abartarak anlatacağını adım gibi biliyordum. Benim nefsime ters ama ders niteliğinde olacak kısım da burasıydı.
Yapma, olmaz, sana kıyamam
Molaya beraber çıktık. Ona sadece şunu söyledim. Mola bitiminde seninle özel bir işim var. Meraktan çok dil döktü ama ipucu bile vermedim. Dönüşte işe başlamadan arkadaşımı uygun bir yere çektim. Oturtup ayakkabısını çıkarmasını söyledim. Bana güvendiği için hemen çıkardı. Çorabını da çıkarmasını istedim. Neden bunu istiyorum, Ona ne yapacağım meraktan kıvranıyordu. “Bir sebepten dolayı ayağının altını öpmek istiyorum. Bunu yapmam lazım ama izin vermen de gerekiyor.” dedim.
Gülüşmelerimiz çok tatlıydı. En önemlisi beni rahatlatıyordu. Yadırgamaması da hızımı kesmedi. Beni didikleseydi bile engel olmazdı. Efendim’in verdiği emri başka bir kadınla yapardım olur biterdi. Bu görev benim için zorunluluktu ama Onun için değil. Zorlayamazdım, rica edebilirdim en fazla. O yüzden rızasını almaya özen gösterdim. Karşı tepkide bulunmadığından dolayı cesaret aldım.
“Yapma, olmaz, sana kıyamam” gibi sözler sarf etti ama eminim ki bana daha fazlasını yapmak isterdi. Mesela, sopa eline verilse acımadan vuracağını tahmin etmek zor değil. BDSM konusunda birkaç kez yokladım kendisini. Sadece bu arkadaşımı değil, başka samimi olduğum arkadaşlarımı da bu anlamda inceliyorum. Bu anlamda ortak noktalarımız bulunan kadınlarla yan yana çalışmak ne harika bir şans olurdu. Fanteziler dışında kölelik ile ilgisi yok arkadaşımın. En azından bana yansıyan böyle. Bir de köle ruhlu ve Efendim’in kölesi olduğunu düşünemiyorum. Ben biterdim, mahvolurdum. Hasetlik, kıskançlık ve türlü türlü oyunlar yapar beni Efendim’in karşısında hep küçük düşürürdü. Gözümden yaş eksik olmaz, vücudumdaki izler harita gibi olurdu. Normal seviyedeki çekişmeyi anlarım ve kadınların doğasıdır diyebilirim ama bu kadın başka.
Bilseydim diğer ayağımı da çıkarırdım
Çok şaşırttım Onu. Çünkü, aşağılık kompleksi olan arkadaşımın eline normalde elde edemeyeceği bir fırsat geçmişti. Bazı konularda beni kendine rakip görüyordu. Geçmek için azmetmesi yetmeyecekti, biliyordu. Ancak böyle sıra dışı bir durumla bana karşı üstünlük sağlayabilirdi. Bu eğlenceli galibiyeti elbette değerlendirecekti. Bana ayıp olacağı söylemi samimi değildi zaten çok sürdüremedi. İşe de dönmemiz gerekiyordu. Zaman kısıtlı. Ben ısrarcıyım. Ayağım kokar dedi son çare. Ben de, ayağın çok pis ya da çamurlu olsa bile benim öpmem lazım dedim.
Artık kararlı olduğuma kanaat getirmiş olacak ki; “Üzülerek izin veriyorum” dedi. Yalnız gülmekten gözünden yaş damlayacaktı neredeyse. Eğildim ve arkadaşımın ayağının altını öptüm. Daha sonra yüz yüze bakmaya devam edeceğim iş arkadaşımın önünde diz çöktüm. Bu ikimiz için de inanılmaz bir şeydi. Dediği gibi ayağı kokuyordu. Saatlerdir üzerinde duruyor olmasına rağmen yumuşacıktı. Ama çok güzel oldu. Özlemiştim bir kadın ayağını. Duruşum köpek, ruhum köleydi o anlarda. Öptüğümde daha önce hissettiğim duyguları tekrar yaşadım. Ayağının altını öptüğüm her kadına karşı ayrı bir hassasiyet geliştiriyorum içgüdüsel olarak. Ayrıcalıklı ve dokunulmaz oluyorlar benim için. Artık, Ondan önceki gibi rahatsız olur muyum veya daha fazla toleranslı mı olurum zamanla yaşayıp göreceğim.
Çorabını ve ayakkabısını giyerken kendisine teşekkür ettim. Yürürken, “Bilseydim diğer ayağımı da çıkarırdım”. Ben Onu değil, asıl O beni şok etti. Sanki bugünü bekliyormuş.
Ona her şeyi elimi ayağımı öptürerek yaptırırım
Kahkahalarla yerlerimize geçtik. Samimiyet ile söyleyebilirim ki, hiç utanmadım. Şimdi nasıl burada çalışırım. Birilerine anlatacak, nasıl sustururum diye içimden geçmedi. Normal bir şekilde konuşmaya ve çalışmaya devam ettik. İlerleyen saatlerde ortak bir kadın arkadaşımız da bize katıldı. Sohbet döndü dolaştı benim görevime geldi. Büyük bir coşkuyla anlatıyor. Ben de dikkatle dinliyorum. Ortak arkadaşımız bize göre çok daha rahat yaşayan bir kadın. Onunla her şeyi rahatlıkla konuşabiliyorum. Öyle ki, BDSM’den hoşlandığımı ve köleliğe eğilimim olduğunu biliyor. O da aynı şekilde benimle kendini açabiliyor. Arkadaşım her şeyi anlattı. Aynı şekilde O da, “Niye diğer ayağını öptürmedin” dedi. Bir an için ‘kimin ayağının altını öpecektim acaba’ oldum. Bir şok daha benim için. Anlaşılan hata bende. Bir ayakla yetinmişim. Ayrıca, sohbet arasında bana olan kırgınlığını da böylece bitirmiş. İşte bunu beklemiyordum. İş konusunda yaşadığımız bir gerginlik nedeniyle bana alınmış. Aklında kalmış belli ki. Farkında olmadan kendimi affettirmişim.
Yazımın bir kısmını işteyken ve arkadaşımın karşısında yazdım. Onun hakkında ve yanında yazımı yazmak çok keyifliydi. Aynı masada otururken telefonla Efendim ile de konuştum. Hem her şeyin dışında hem de bu günlerde her şeyin ortasında. Ayrıca bugün bir şey söyledi. Birçok kişinin duyacağı şekilde. Bu kadın benim yakamı kolay kolay bırakmayacak galiba. Benden beklenen bir iş için garantiyi arkadaşım verdi. “Merak etmeyin. Ben, Ona her şeyi elimi ayağımı öptürerek yaptırırım” dedi. Şaka gibi!
Ses kaydımı dinleyin.
Sahibe olsa çok canlar yakardı galiba
Hakikaten diğerleri şaka olarak algıladı. Gerçek yanını ikimiz biliyorduk. Arkadaşım çok sevdi bu görevi. Dilinden düşürmeyeceği kesinleşti artık. Bu arada ben Onu köle olsa nasıl olurdu diye düşündüm ama Ondan Sahibe olma ihtimali daha yüksek sanki. Daha önce, yanında başkasından övgü ile bahsedilmesinden rahatsız olduğunu ifade etmişti. Bugün ise söylediği sözler tam olarak şöyle: “Benim yanıma güçlü insanları getirmeyin. Bana zayıfları verin”. Bana çok ürkütücü geliyor bu sözler. İç dünyası çok tehlikeli. Yazmıştım kibirli olduğunu. İlginin kendisinde olmasından çok hoşlanıyor. Sahibe olsa çok canlar yakardı galiba.
Baştan sona her anı ilginç detaylarla örülü bu görevim hayatımdaki yerini aldı. Benzer görevlerimin yanında bunun farkı vardı. Bana öğrettiği bir incelik. İnsanlara her zamankinden farklı yaklaştığımızdaki değişim inanılmaz.
Bakış açısı gidişatın bambaşka bir yöne evirilmesini sağlıyor. Bu görev yine farklıydı. Kimin ayağının altını öpecektim diye düşünürken ayak öpmenin ne kadar değerli olduğunu yaşadım. İçimden sinir olduğum bir kadına kendimi ezdirdim. Karşısında acizdim. Nefsimi Onun ayağının altına serdim. Ama asıl kazançlı kişi bendim. Efendim’in emrini yerine getirdim. Yalnız, önemli bir detay var. Henüz Efendim ile bunu konuşamadık.
Bir kadının ayağının altını öperken benim ayağımda çorabım ve ayakkabım vardı. Halbuki çıkarmam gerekiyordu. Ben çıkarmadan görevi gerçekleştirdim.
Bunun için ceza olacak mıyım bilmiyorum!