Günlük sayfası açılacağı zaman iki endişem oldu. Birincisi acaba tanınır mıyım ve diğeri olumsuz görüşlere karşın nasıl direnirim! Korktum. Tanınmak ve deşifre olmak bir uzvumu kaybetmekten daha beter bir durum olurdu benim için ve birçok kadın/erkek için. Çünkü, malum eleştiriler, ahlaksızlık suçlamaları vs… Efendi’ler dahi aslında özgür değil bu zamanda ve ortamda, bırakın biz köleleri. İnsanız, zayıfız. Gözle göremediğimiz bakteriler tarafından yataklara düşüp kıvranıp ölebiliyoruz. Para kazanmak için yıllarımızı feda ediyor, bazen insanlıktan çıkıyoruz. İnsan için sadece bu iki zorluk varken, önyargılarla ve yasaklarla birbirimizin hayatlarını daha da güçleştiriyoruz. Kimseye zararı dokunmayacak isteklerimizi dile bile getiremiyoruz. Getirsek de, başka isimler altında (belki cinsiyetlerimizi de gizleyerek) ifade ediyoruz. Kim yapıyor bunu bize? Çoğumuzun parmağı var bu işte. Toplumu açarsak bireye ineriz. Toplumu oluşturan bizler ne kadar hoşgörülü yaklaşıyoruz ki çevremizde bize farklı gelen düşüncelere/eylemlere? Aşmaya çalıştığım halde, benim de birçok önyargı ile yaklaştığım durumlar var malesef. Halbuki bana/kimseye zararı yok… Ayşe teyzeden, Ali amcadan çekiniyoruz. Sabah kadın programlarından birini takip ediyorum. O bizim sokakta gördüğümüz teyze/amca hatta nine/dede dediğimiz ‘mülayim’ insanlarımızın nasıl karmaşık hayatları var. Aslında kimsenin kimseye diyecek sözü olmamalı. Herkes ipini koparıp, kaos çıkarsın demiyorum elbette. Kurallar, birinin diğerine zararı olma noktasında işlemeliydi. Sadece haksızlıklar karşında susmasın diller.
Çok iyi geldi Efendim’e köle olmak
Ben tepki göreceğimi beklerken, benzer hayalleri olan kişilerden gelen mesajlarla hem rahat bir nefes aldım. Hem de, neden herkes aynı mutluluğu yaşayamıyor diye üzüldüm. Arkadaşlarımdan bazıları ile sohbet ederken gözyaşlarına şahit oluyorum. Mutsuzlar… Mevcut şartlarında değişiklik yapamıyorlar. Bazılarına BDSM’i anlatıp, ‘bak bu sana iyi gelebilir’ demek istiyorum. Kişiyi düşününce iyi geleceğine de eminim ama ne yazık ki nasıl bahsini açacağımı bilemiyorum. Ya kendi potansiyellerini fark ettiklerinde uygun ortamı ve şartları sağlayamazlarsa ve olmayacak kişilerle karşılaşırlarsa bunun vebalini nasıl yüklenirim! Bana tahminimden çok iyi geldi Efendim’e köle olmak. Kendime bakışım değişti. Beni kendimle barıştırdı Efendim. Bana asıl kimliğimi verdi. Artık hayatımda her şeye ve herkese uyumsuzum. Yaşadığım her şeyi bir kasada (beynimde) biriktiriyorum. Daha şimdiden bir ömür yetecek maddi (temsili), manevi gücüm, motivasyonum var. Ailem reddetse, dibe vursam yeniden başlayabilecek gücü hissediyorum. Nerde olursa. Her şeye sahip olamam. Malum biz kadınların istekleri hiç bitmez. Hep diyorum, benim hayattan aman aman bir beklentim yok. Efendim biliyor, ne gördüm yaşadım ki ben bu hayatta! Ortalama bir düzenim var. Lüzumsuz hiçbir şeye hevesim olmadı, olmayacak. Neydi, ‘Bu bana lazım değil diyen rahat eder.‘
Yok sayamayacağım şeyler olmasa, bir dakika böyle durmazdım. Hayatımı tamamen değiştirirdim. Çok şeyden vazgeçerdim. Konforlu hayatın esiri olmazdım. köle olduğumu saklamazdım. Kimsenin gözüne de sokmazdım ama ben buyum derdim. Kötü bakışlar bir şekilde olacaktır, mantıksız bulanlar ve hatta nefret edenler. Çevrenin uygun göreceği bir yaşam sürmek ne mümkün! Gök mavi desek, hayır orası uzay boşluğu aslında karanlık yanılıyorsun derler. Derler de, sen ne istiyorsun nasıl mutlusun diye sorarlar mı? Hayır…
Aşağılarken esasında kendi kalbinden besliyor
Diyelim ki, ben ruh hastasıyım. Zararım kime?
Ayrıca, kendi bedenim ve ruhum üzerinde bir hakkım varsa bu uğurda adamak istiyorum. köle olmayı kendime çok yakıştırdım. Efendim bana çok iyi geldi. En büyük şansım O’dur. Karakteri, duruşu, hoşgörüsü ve birçok insan üstü yönleriyle Elif’i, köle Elif olarak aşağılarken esasında kendi kalbinden besliyor. Hayatın en masum paylaşımlarını yaptık. Hiçbir yerde bahsedemeyeceğim bazı an’larına şahit oldum Efendim’in. O da benim. Büyüsüne kapılmamak mümkün değil. Teslimiyet kaçınılmaz. Efendim kölesini çevresinden görmek istediği tüm beklentileri karşılayabilecek şekilde doyuruyor. Ebeveyn, arkadaş ve sevgili. Kimseye ihtiyacım kalmıyor. Her şey iyi ve güzelken bir gerçek üstü kapalı bir kenarda bekliyor. Efendim, eninde sonunda benimle o konuşmayı yapacak. (Gerçi sizden öğreneceğim daha çook şey var. Ve biliyorsunuz ki Efendim bu aptal köleniz ağır aksak ilerliyor.)
Bir kaç kez konusu geçti, lakin kimse açıkça asıl kelimeyi telaffuz edemedi. Biliyorum çok üzüleceğim. Gözyaşlarım şimdiden hazırda. Yüreğim ağzımda. Bu son düşüncesi acı gerçek. Acısını derinden yaşayacağım. Neticede bu da bir emir olmayacak mı! Son’un emri! İtaatsizlik mümkün değil. Çaresiz boynumu eğeceğim.
O zamana kadar, zayıf bedenimi ve aptal aklımı zorlayıp emredilen her şeyi yapacağım. Her şeyi diyecek cesareti de Efendim’den alıyorum. Efendim’e güveniyorum. Biliyorum ki, O kölesini çıkmaza sokmaz. Keşkeler bırakmak istemiyorum geride. Şartlarımı zorlayıp köleliğimin hakkını vereceğim. Yapamadığım yerde cezamı tebessümle karşılayacağım. Bu yüzden görevim ayakkabıma işemek ya da daha rahatsız edici bir şey olsa da gururla yapacağım.
Tüm samimiyetimle herkesin hayallerini yaşayabilmesini diliyorum.